Trump’ın ilan ettiği şey, Filistin halkının inkârından başka bir şey değildi. Amerika Birleşik Devletleri, Gazze Şeridi’ni ilhak edecek, Filistin nüfusu ise Mısır veya Ürdün’e sürülecektir. Böylece, başkan olmuş gayrimenkul üçkağıtçısı ve televizyon sunucusuna göre Gazze bir “Rivyera” haline gelecektir. İsrail, Yahudiye-Samarya’yı (Batı Şeria için siyonist terimlerdir bunlar) ilhak edebilecektir Siyonist devletin yöneticisi memnuniyetini gizlememiştir. Ordusundan derhal Gazze’lilerin “gönüllü gidişleri” için bir plan hazırlamasını istemiştir.
Resmi olarak, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri, demokrasidirler. Fakat hangi tarz bir demokrasi bir bölgenin istikbaline orada yaşayan 2,3 milyon kişiyi dikkate almadan karar verebilir? Siyonist devlet, tasarımından beri sömürgeci yerleşimcilik, ayrımcılık ve etnik temizliğe dayalı olarak inşa edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ise köleci bir kapitalizm olarak doğmuş ve baskın kapitalizm haline gelmiştir, yalan bahaneler ile seçilmiş hükumetleri devirmekte ve Irak’ta olduğu gibi devletleri yıkmakta tereddüt etmemiştir. Başkan kim olursa olsun, Amerika Birleşik Devletleri İsrail’i finanse etmekte, silahlandırmakta ve ona istihbarat sağlamaktadır.
Fakat mukavemetin hiç sona ermediği Gazze Şeridi’ne Trump’ın Amerikan ordusunu işgal etmesi için göndermesi zordur. Gazze’ye destek gösterilerini yasaklayan Mısır’daki askeri diktatörlük ile Ürdün hanedanı (ki geçmişte Filistin direnişini ezmiş, gösterileri yasaklamıştır) 2,3 milyon Gazzeliyi istememektedirler. Filistinliler de dahil olmak üzere göçmenleri sert bir şekilde sömüren, tüm destek gösterilerini yasaklayan Suudi Arabistan’ın mutlak ve selefi hanedanı da onları istememekte ve İsrail’le yakınlaşmayı arzulamaktadır.
Filistinlileri destekleyen militanlara baskı uygulayan ve onlara soruşturma açan, İsrail’i silahlandıran Avrupalı emperyalist devletler, bölgedeki burjuva devletlere karşı bir halk isyanından (ve Amerikalı rakiplerinin bölgeye el koymasından) çekinmektedirler. Çin gibi, Trump-Netanyahu planını protesto etmişlerdir. Filistinlileri bir gün kendi devletleri olacağını inandırmaya çalışmaya devam etmek istemektedirler.
Fransa Cumhurbaşkanı, Mısır Arap Cumhuriyeti Başkanı Sayın Abdülfettah Said Hüseyin Halil es-Sisi ile telefonda görüşmüştür. İki başkan da, Gazze ve Batı Şeria’da Filistinli nüfusun yerlerinden edilmesinin kabul edilemez olacağını, bunun beynelmilel hukukun ciddi bir ihlalini teşkil edeceğini, iki devletli çözüm için bir mani olacağını ve Mısır ile Ürdün için büyük bir istikrarsızlık etkeni olacağını hatırlatmışlardır. (Élysée Sarayı’nın İnternet sitesi , 5 şubat)
Bu bir aldatmacadır. Birleşmiş Milletler, Filistin’in bölünmesini 1947 senesinde tasvip etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin baskısıyla El-Fetih’in 1993 senesinde imzaladığı Oslo anlaşması, aşırı silahlanmış ırkçı devletin daimi tehdidi altında bantustanların (Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria) oluşmasına yol açmıştır.
Her yerde, ki buna Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’de dahildir, işçi sınıfının teşkilatları şu yönde tavır almalıdır:
İsrail’e tek bir silah dahi teslim edilmesin!
Amerikan donanması Akdeniz’i terk etsin!
İsrail ordusu derhal Gazze Şeridi, Batı Şeria, Lübnan ve Suriye’den çekilsin!
İsrail’in mahpus tuttuğu 10000 Filistinli rehine için hürriyet!
Mültecilerin geri dönüş hakkı tanınsın!
Demokratik, birleşmiş, laik ve çok lisanlı bir Filistin!
Sosyalist Orta Doğu Federasyonu kurulsun!
Fransa’da Filistinliler ile ilk dayanışma vazifesi, Fransız silahlarının gönderilmesine mani olmak ve İsrail ile tüm askeri işbirliğine son vermektir. Emekçilerden geldiğini ifade eden sendika ve partilerin birleşik cephesi tesis edilsin:
İşçi hareketi İsrail’e silah teslimatına mani olsun!
Kahrolsun Bayrou-Retailleau-Darmanin, Le Pen-Bardella-Ciotti’ye hayır!
Terörizmi övme suçu kaldırılsın!
Filistin yanlısı militanlara yönelik bütün cezai işlemler iptal edilsin!
Georges Abdallah’a hürriyet!
Gazze’li mültecilere serbest giriş hakkı tanınsın!