25 turistin ve rehberlerinin öldürüldükleri mürteci İslamcılar tarafından yapılan Pahalgam saldırısının ardından, hem Hindistan hem de Pakistan’da hükumetler, medya, baskın sınıflar ve partileri birbirlerine karşı gaddar suçlamalar, yaptırımlar ve karşı yaptırımlar sarmalına girmiştir. 6 mayıs tarihinde, bu, Hindistan Keşmir ve Pakistan’a yönelik ve Pakistan hükumetine göre 26 zayiat ve 46 yaralıya yol açan füze saldırılarında bulunduğunda askeri bir ihtilafa dönüşmüştür. Pakistan ordu sözcüleri, karşı taarruzlarında Keşmir’de 10 kişinin öldüğünü, 5 Hintli savaş uçağıyla iki insansız hava aracının düşürüldüğünü açıklamışlardır.
Pakistan Milli Güvenlik Beyannamesi’ne göre, Hindistan savaş ilanında bulunmuştur ve Birleşmiş Milletler Tüzüğü’ne istinaden Pakistan’ın “meşru müdafaa” olarak cevap verme hakkı saklı tutulmuştur. Hindistan, saldırılarının “teröristlere” ve ailelerine karşı “cerrahi hassasiyette” olduğunu iddia etmiş ve hükumet sözcüleri ordularının “Pakistan olayları tırmandırırsa misilleme yapmaya hazır” olduğunu açıklamışlardır.
Her ne kadar iki ülkenin yöneticileri muhtemelen gerilimi ve askeri ihtilafı belli sınırlar dahilinde kontrol altında tutmayı tercih etseler dahi, iki nükleer kuvvet arasında tam ölçekli harp ihtimali hakiki bir tehlike teşkil etmektedir.
Her ikisi de kendilerini bir saldırgana karşı müdafaa ettiklerini iddia etmektedirler. İşin aslında, her iki ülkenin baskın sınıfları bu iddiayı Keşmir’e sahip olma mücadelelerinin mürteci tabiatını gizlemek için kullanmaktadırlar.
Hindistan devleti “terörizme” karşı mücadele ettiğini iddia etmektedir, halbuki aşırı mürteci Modi hükumeti Keşmir’in sömürgeci zulümcüsüdür; Keşmir halkına hiçbir kendi şekilde kaderini kendilerinin tayin etme hakkı tanımamaktadır. Hindistan baskın sınıfı, Hindistan emekçi sınıfını bölünmüş ve ezilmiş bir halde tutmak için Müslüman karşıtı ırkçılığı, kadınlara yapılan baskıyı, kast sistemini ve Hindu milliyetçi çetelerini desteklemekte ve körüklemektedir. Pakistan’a karşı harp tehdidi, nüfusu hükumetin arkasında seferberliğe katmayı hedeflemektedir.
Pakistan hükumeti de en az o kadar ikiyüzlüdür. Keşmir’i müdafaa ettiğini iddia etmektedir, halbuki son aylarda oradaki kitlesel hareketi ezmeye çalışmıştır. O da gerek Keşmir’de, gerek Baluçistan’da, gerekse Hayber Pahtunhva’da olsun, Pakistan’daki milli azınlıkların kendi kaderlerini kendilerinin tayin hakkını reddetmektedir. Modi hükumetinin “terörizmi” Keşmirlilere baskı uygulamak için bahane olarak kullanmakla itham etmektedir, aynı zamanda tıpatıp aynı bahaneyi yüzbinlerce Afgan mülteciyi sınırdışı etmeyi haklı göstermek için kullanmaktadır.
Her iki tarafta da burjuva partiler milli müdafaaya iştirak etmektedirler. Gerek iktidar, gerekse muhalefet olsun partilerin hepsi, emekçilerin ve ezilenlerin burjuvazinin harbe yürüyüşüne hiçbir mukavemet bekleyemeyeceklerini açıkça ortaya koymuştur.
Aynı şey yanlış bir isim taşıyan ve bir defa daha kendilerinin sosyal şovenistler ve kendi burjuvazilerinin uşakları olduğunu ortaya koyan Hindistan Komünist Partileri (HKP/HKP(M)) için de geçerlidir. Beynelmilel emekçi sınıfa bu hainlerin Pakistan’da Haqooq-e-khalq (HKP) partisi gibi yansıları bulunmaktadır.
Hindistan ve Pakistan arasındaki bir harp, her iki tarafta da son derece mürteci olacaktır. Her iki devletteki emekçi sınıf ve ezilenler, kuvvetlerini Hindistan, Keşmir ve Pakistan’daki emekçiler ve köylüler, askerler ve siviller, Hintliler ve Müslümanlar için bir felaket teşkil edecek bir harbe tırmanmasına karşı birleştirmelidirler.
İnsanları harbe hazırlamak için, yönetici sınıflar gerilimi alevlendirmekte, halklar arasındaki milliyetçi, şoven ve ırkçı nefreti kışkırtmaktadırlar. Tüm bunlar, milli kurtuluş mücadelelerini ezmek, istihdama ve çalışma şartlarına karşı saldırmak için hazırlık teşkil etmektedir, kapitalistler için yağmalama ve kendilerini zenginleştirme sinyalidir, halbuki emekçiler ve fakirlerin mükafatı işsizlik, sefalet — veya bir mermi olacaktır.
Pakistan Sendika Müdafaa Kampyanyası, Jemmu Keşmir Milli Öğrenci Federasoynu ve İhtilalci Öğrenciler Cephesi dahil olmak üzere Hindistan ve Pakistan’daki mürteci harp furyasına karşı açık bir tavır alan tüm teşkilatlara harbe karşı iş yerlerinde ve sokaklarda kitlesel eylemlerde birleşme çağrısında bulunuyoruz.
Ezilen Keşmir halkının iradesine karşı dayatılan harbi kınıyoruz; Keşmir halkının işgale karşı mukavemetini destekliyoruz; onların kendi kaderlerini tayin etme hakkını tanıyoruz ve Güney Asya Emekçiler Cumhuriyetleri’nin oluşturduğu gönüllü federasyonun parçası olacak bağımsız, kendi kendini yöneten sosyalist bir Keşmir’i müdafaa ediyoruz. Keşmir’de olduğu gibi, Pakistan ve Hindistan’da milli azınlıkların maruz kaldıkları baskıya karşı çıkıyoruz.
Emekçi sınıfı, sendikalar, gençlik ve kadın teşkilatları, her iki tarafın harp hedefine karşı çıkmalıdır. Böyle bir mücadele, sömürü, baskı ve milletler arası ihtilafa dayalı sistemi, yani kapitalizmi ve emperyalizmi kökünden söküp atacak bir mücadeleyle bağlantılı olabilir ve olmalıdır.