Élysée’de birleşik milli bir gösteri !
Hareket neden işçi partilerinin ve sendikaların dışında oluşmuştur?
Uzun bir süredir büyük gruplar tarafından yönlendirilen kapitalizm, insanlığın menfaati yerine kâr ve rekabete dayalı olduğundan bir asrı aşkın bir zamandır çevreye zarar vermektedir. 1974 senesindeki küresel kapitalist krizden beri Fransız işçi sınıfı kitlesel işsizliğe maruz kalmıştır. 2008 senesindeki küresel kapitalist krizden beri ise Fransız burjuvazisi kârını muhafaza edebilsin diye işçi sınıfı fakirleşmiş ve güvensizliğe maruz kalmıştır. Kentlerdeki fakir emekçilerin konutları bakımsızlıktan çürümeye yüz tutmuştur, SNCF küçük tren hatlarını kapatmaktadır, kamu eğitimi ile kamu sağlık hizmetleri boğulmaktadır. Fakirlerin de fakirleri olan göçmenler polis ve gümrük baskısının hedefindedir. Polis ile ordu her zamankinden fazla bir şekilde kadrolarını büyütmekte ve ekipman almaktadırlar.
Hollande ile PS-PRG-EELV hükumeti burjuvaziye hizmet etmiş ve kendisiyle PS (Sosyalist Parti’ye) oy vermiş olan emekçi kitlelerini hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu da, eski bir yatırım bankacısı ve Hollande’ın eski ekonomi bakanı olan Macron’un cumhurbaşkanlığına erişimini kolaylaştırmıştır. İki seneden beri Macron, burjuvazinin hesabına emekçilere yapılan saldırıları arttırmış, sömürüyü derinleştirmiş ve iş ile maaşların esnekliğini arttırmıştır. “Ekolojik geçiş” adına zenginlerin ve kapitalistlerin vergilerinin büyük bir bölümünü emekçilere aktarmıştır. Fakat PS, La France Insoumise (LFI, Asi Fransa), PCF (Fransız Komünist Partisi) ve Générations gelecek seçimleri beklemek gerektiğini anlatmışlardır. LFI korumacılığı müdafaa etmekte ve insanları sorunların kapitalizmden değilde dışarıdan (AB, Almanya…) geldiğine inandırmak istemektedir.
CGT, CFDT, FO, Solidaires… sendikalarının yönetimleri Sarkozy, Hollande ve Macron hükumetlerinin saldırılarına mani olmayı becerememişlerdir çünkü daima müzakerelere hazır bulunmuşlar ve genel greve engel olmuşlardır. Günümüzde sendika liderleri işsizlere, emekli maaşlarına ve memurlara karşı projeleri müzakere etmektedirler. PCF, LFI, LO, NPA… her defasında buna arka çıkmışlardır. Bu durumda halkın büyüyen memnuniyetsizliğinin sonunda “reformcu” partiler ve sendikalar dışında patlamış olmasına şaşırmak mümkün müdür?
Karışık ve düzensiz eylemlerde bulunan bir hareket
17 kasım tarihinde, sosyal ağlarda yapılan çağrılarla benzin fiyatlarının artmasına karşı kendiliğinden bir seferberlik başlamıştır, ki, “sarı yelekler” bu seferberliğin sembolü olmuştur. Bu seferberlik çok büyük değildir ancak serttir. Bağımsız çalışanları (esasen zanaatkarları ve küçük sayıda çiftçiyi…), küçük seviye denetimi, işe gitmek için arabalarına ihtiyacı olan işçi ile maaşlı çalışanları, işsizleri, CSG vergisinin artmasına ve emekli maaşlarının dondurulmasına maruz kalan emeklileri toplamıştır. Bu hareket birden fazla sosyal sınıfı kapsamaktadır, yapılanmış bir örgütlenmesi ve demokratik şûraları yoktur. Patronlar bu hareketi desteklememektedir, özellikle nakliyeciler federasyonu harekete katılmayı reddetmiştir. Bu sektörün kapitalistleri mükafatlandırılmışlardır: yakıt vergilerinin bir kısmından her zaman muaftırlar ve hükumet “ağır taşıt vergisinden” vazgeçmiştir.
Hareketin hedefleri şu anda değişiktir ve bazen birbirine karşıttır: tüm vergilere karşı olmak veya ISF (büyük servet vergisinin) geri getirilmesi, Macron’un istifası veya onun dinlemede bulunması talebi. Halkı cisimleştirdiklerini ifade etmek için göstericiler Fransız bayrakları taşımaktadırlar, ancak bunun 1848 senesinden beri emekçilerin güçlülere ve sömürenlere boyun eğmelerinin sembolü olduğunu görememektedirler.
Eylemler, şimdilik grev şeklinde değildir, daha çok kavşaklarda ve alışveriş merkezlerinde blokaj şeklindedir ve bu emekçileri rahatsız etmekte ve esnafın harekete karşı çıkmasına sebep olmaktadır. Örgütlenmemiş “sarı yelekliler” polisin baskısına maruz kalmaktadırlar. Champs-Élysées’deki gösteriler aynı şekilde güçsüzdür ve buna ilave olarak provokatörlerin ve faşistlerin oyunlarına açıktır. Birçok kez bu gösteriler ırkçılığa ve yabancı aleyhtarlığına kaymıştır. Hâttâ 20 kasım tarihinde Somme bölgesinde belgesiz göçmenler jandarmaya teslim edilmiştir.
Mücadele eden emekçilerin delegelerinin seçimi
Macron’un dengesi bozulmuştur. Sarı yeleklilerin karışıklığından istifade ederek LREM (Macron’un partisi) rakibi burjuvazi partileri (Wauquiez’in LR’i, Dupont-Aignan’ın DIF partisi, Le Pen’in RN partisi…) hareketin başına geçmeye çalışmaktadırlar, halbuki Macron ile aynı menfaatleri, yani Fransız burjuvazisinin menfaatlerini savunmaktadırlar.
İşçi teşkilatlarının mesuliyeti çok büyüktür. Yapılması gereken, CFDT sendikasının şefi gibi Macron’un imdadına yetişmek değildir. Umutsuzluğa ve gericiliğe yuvarlanmaya mani olmak gerekmektedir. Protestoları emekçilerin birliği ve etkili olması yönünde ilerletmek gerekir. Sendikaların hükumetle ilişiğini kesip seferberliğe çağrı yapmaları ve şu noktalar üzerinde birleşmeleri gerekir:
- tüm tüketim vergileri lağvedilsin (TVA yani KDV, TIPP, TICPE…)! Zenginler ve büyük sermaye ekolojik vergi ödesin! Gelir ve servet için varlığa orantılı vergi getirilsin! İşverenlere sunulan muafiyetler sona ersin ve işveren katkılarının arttırılsın! Emekçilerin sosyal güvenlik katkıları ortadan kaldırılsın!
Otoban şirketleri kamulaştırılsın! Zenginlerin vergi kaçırmalarını organize eden bankalar kamulaştırılsın! Büyük petrol ve otomobil şirketleri kamulaştırılsın! Otobanlar ve kentlerde toplu taşıma ücretsiz olsun!
İşten çıkarmalar yasaklansın ve mesai süresi azaltılsın! Asgari ücret ve tüm maaşlar arttırılsın, maaşlar ve emekli maaşları enflasyona endekslensin! Kentlerde uygun fiyata kaliteli konutlar yapılsın!
Şirketlerde, öğrenim yerlerinde ve mahallelerde genel şûralar kurulsun! Temsilciler seçilsin! Grevleri ve gösterileri müdafaa etmek için şûra tarafından güvenlik gücü oluşturulsun! Her kentte, her bölgede ve tüm ülkede bu şûralar koordine edilsin!
Kahrolsun Macron! Élysée’de birleşik milli gösteri düzenlensin! Emekçi hükumeti kurulsun!