Yunanistan: sosyalizm mi, faşizm mi?

26 ocakta kurulan Syriza (radikal sol koalisyonu) ve ANEL (bağımsız Yunanlılar) halk cephesi hükûmeti beklenildiği gibi armatörlere ve Kiliseye vergi ödettirmeyi becerememiş; 23 haziranda IMF ve Avrupa Birliğinin planını kabul etmiş, 26 haziranda kamu borcunun yeniden müzakeresi için referanduma gitmiş, referandumun akşamı ekonomi bakanını değiştirmiştir. İşin sonunda Syriza, 13 temmuzda Fransız ve Alman hükûmetlerinin diktasının her noktasına boyun eğmiştir.

Hiçbir zaman Avrupa jargonunda “anlaşma” kelimesi bu kadar uygunsuz olmamıştı. Yunanistan ve Avro Bölgesinin kalanı arasında 13 temmuz sabahında ulaşılan “anlaşma” artık Yunan hükûmeti için bozgun şeklini almaya başlamıştır. (La Tribune, 13 temmuz 2015)

Bu tarihi ihaneti işçi sınıfına ve kendi partisine yutturmak için Çipras belirsiz bir geri ödemenin uzatılması sözüyle dönmüştür. Yunan hükûmetinin Alman borcunun 1953 senesinde silindiğini hatırlatmasına rağmen, birçok burjuva iktisatçısının, Fransız hükûmetinin ve IMF’nin Yunanistan’ın borcunu ödeyemeyeceğini kabul etmelerine rağmen Çipras hiçbir borç silinmesini elde edememiştir.

Tek gerçek başarısı borcun yeniden “profillendirilmesi “, yani yeni bir ödeme takvimi hakkında görüşmelerin başlaması olmuştur. Ancak bu planın borcu daha da arttıracağı ve yeni takvimin sadece bu artışın etkilerini “yumuşatacağı” hatırlanmalıdır. Ve görüldüğü gibi Atina’nın bu yeni takvimi müzakere etmek için eli çok zayıftır.(La Tribune, 13 temmuz 2015).

Syriza, 1944 senesinde sosyalist devrime ihanet eden eski stalinci partinin bir kanadıyla herhangi bir zamanda popüler olan neyse onun önünde boyun eğmeye alışmış bir dizi fırsatçı “troçkist” grubun birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.
Bütün dünyada Syriza ve değersiz referandumunu destekleyen, GSEE, PAME ve ADEDY sendika konfederasyonlarının “etkinlik günlerini” öne çıkaran ve Amerikalı, Fransız, Alman, İtalyan ya da İspanyol emekçilere oy pusulalarının “vergi devrimini” gerçekleştirebileceğini inandırmaya çalışan teşkilatlar kendi açgözlü burjuvazilerinin Yunanistan’dan alacaklarını açık bir şekilde iptal etmelerini asla istememişlerdir.

Çipras’a güveniyorum! …Eğer Yunanistan iflas ederse Fransızların 40 milyar avro ve Almanların 60 milyar avro ödemeleri gerekecektir. Bu düşünülemez. Yunan borcunun yeniden takvimlendirerek silinmesine izin verecek teknik bir anlaşma sağlarsak, herkes bu anlamsız imtihandan kurtulmuş olur. Tehlikenin sorumluluğunun tümü Merkel ve Schäuble’nindir… (Jean-Luc Mélenchon, Le Monde, 25 haziran 2015)

Yunan burjuvazisinin borcu Yunan emekçilerinin borcu değildir. “Borç denetimi”, “moratoryum”, “kısmi iptal”, “erteleme” vs. destekleyerek yozlaşmış sendika bürokrasileri (CGT, CFDT, FO…), sosyal-emperyalist partiler (Sosyalist Parti, Sol Parti, Komünist Parti) ve merkezci muavinleri (NPA yani Yeni Antikapitalist Parti…) sömürenlerin dünyayı paylaşmasına ve küçük milletleri ezmelerine hak tanımaktadırlar. Sosyalist Parti, emperyalist planı millet meclisinde sağ partilerin ve PRG ile EELV (yeşiller) oylarıyla kabul etmiştir. Sosyalist Parti emperyalizmin hizmetinde hükûmetin eksenidir. Komünist Parti birçok kez Fransız emperyalist hükûmetlerine katılmıştır. Sol Partinin kurucusu bu emperyalist hükûmetlerin birine mensup olmuştur. Fransız burjuvazisini devirmek için yeni bir devrimci, enternasyonalist işçi partisi kurmak gerekmektedir ki bu parti dünyanın bilinçli emekçileri ile bağlantılı olmalıdır.

Avrupa Birliği ve IMF’nin arkasında Batının önde gelen emperyalist güçleri vardır, yani Alman, Fransız, Amerikan burjuvazileri… Avrupa Birliğinin takınacağı tavra 6 temmuzda Merkel ve Hollande’ın görüşmesinde karar verildi. CDU-SPD koalisyonu hükûmeti uzlaşmaz ve aşağılayıcı oldu ve bunda SPD’yi CDU’dan ayırmak mümkün değildi. Sosyalist Parti ve PRG hükûmeti Yunanistan’ın boyunduruk altına alınmasına doğrudan iştirak etti. Çipras’a ilmiği sıkan Merkel oldu, ancak ilmiği Çipras’ın boynuna geçiren ise Hollande’dı, üst düzey Fransız yetkililer Yunan meslektaşlarının tavizlerini yazmalarına yardım etmişlerdir.

8 temmuz salı günü, Avrupa Konseyinde, Avro Grubun ve doruğun oturum aralarında Fransızlar dizginleri ele almaya başladılar. (Le Monde, 12 temmuz 2015)

Merkel-Hollande-Çipras planı Yunanistan’ı AB ve IMF’nin vasiliğiyle himaye durumuna düşürüyor ve bütün dünyanın emperyalist gruplarının kârına daha fazla özelleştirmelere (50 milyar avro) gidiliyor. Bu plan KDV’nin %23 değerine çıkarılmasıyla ve emeklilik yaşının 67’ye çıkarılmasıyla gene emekçileri vuruyor.

Yardım ancak Yunan meclisinin öncelikli reformlar paketini oylamasından sonra müzakere edilebilecektir. Yunanistan’ın ciddiyetini göstermesi ve alacaklılar ile güveni tekrar sağlaması için bu paket çarşamba gününe kadar kabul edilecektir. Amaç KDV reformunu ve emeklilik reformunun kabulünü sağlamaktır… (Les Échos, 13 temmuz 2015)

Syriza burjuva ve yabancı düşmanı bir partiyle halk cephesi hükûmeti kurmuş, milliyetçiliğe oynamış (gösterilerde kızıl bayrakların yerini Hristiyan simgeli Yunan bayrakları almıştır) ve işçi sınıfını millî ve emperyalist burjuvazilere karşı harekete geçirmeye karşı çıkmıştır. Egemen Yunan sınıfına hizmet ettiğinin ispatı olarak, Çipras parlamentoda önde gelen burjuva partilerin desteğini almıştır (ANEL, ND, PASOK, To Potami…).

Stalinciliğin diğer kanadı ki hâlâ KKE ismini korumaktadır (Yunanistan Komünist Partisi) aynı derecede kötü bir rol oynamaktadır: herhangi bir perspektif oluşturmayı reddetmekte, işçi saflarıyla sendikaları bölmekte, emekçilere avrodan ve AB’den çıkmanın kendilerinin işine geleceğini inandırmak için şovenizm yapmaktadır, sanki tek bir ülkedeki kapitalizm ekonomik krizlerden ve yabancı egemenliğinden kurtulabilirmiş gibi.

KKE ve Syriza önceden 24 (veya 48) saatle sınırlandırılmış saptırma grevleri desteklemiştir. Ne Syriza ne de KKE borcu iptal edecek bir hükûmet kurmak istememiştir, işçi, çiftçi ve öğrenci şuraları kurmamıştır. Syriza ve KKE’nin paylaştığı sosyal vatanseverlik, onların aşırı büyük orduya duydukları ortak güven, Çipras hükûmetinin boyun eğmesi ve KKE’nin içine kapanıklığı ordu kurmaylarının ve Altın Şafak tarafından temsil edilen faşizmin ekmeğine yağ sürmektedir.

Dünyanın tüm emekçilerinin küresel sosyalizmin yolunu açacak bir komünist enternasyonale ihtiyacı vardır.
Sosyalist hareket eski vatan çerçevesinde zafer elde edemez. O yeni, daha yüksek toplumsal şekiller kurar ve bu şekillerde ilk defa hangi milletten olurlarsa olsunlar, emekçi yığınların ilerici istekleri ve meşru ihtiyaçları uluslararası birlik içinde karşılanır, bu arada da mevcut hudutlar yıkılır.
(Lenin, Durum ve Sosyalist Enternasyonalin Görevleri, 1 kasım 1914)

Yunanistan emekçilerinin, Marks, Engels, Lüksemburg, Lenin, Troçki, ve Pulyopulos’un mirasına sadık devrimci ve enternasyonalist bir işçi partisine ihtiyaçları vardır ve bu parti şu koşullar için mücadele etmelidir:

  • Kapitalist Avrupa ve IMF tarafından Yunanistan’ın vesayetine hayır! Merkel-Hollande-Çipras planına karşı birleşik işçi cephesi! Emperyalist planın geri çekilmesine ve borcun iptaline dek GSEE, PAME ve ADEDY’nin çağrıda bulunacağı genel grev!
  • Kilise ve devletin ayrılması! Kamu borcunun silinmesi! Bankaların ve armatörlerden başlayarak büyük şirketlerin kamulaştırılması! Emekçilerin kullandığı ürünlerde KDV’nin kaldırılması! Sosyal ihtiyaçların karşılanması için acil ekonomik plan!
  • NATO’dan çıkış! Ordu ve polisin dağıtılması! Halkın polise ve faşistlere karşı silahlanması! Askere çağrılanlar için demokratik haklar! Maaşların arttırılması! İşsizlik ortadan kalkana dek işin paylaşılması! Yerel ve göçmen işçilerin birliği! Demokratik ve sınıf mücadelesini temel alan tek bir sendika! İşçi kontrolü için iş yerlerinde, kamu idarelerinde, mahallelerde, köylerde, üniversitelerde tüm çalışanları kapsayan komiteler!
  • Kahrolsun burjuva Yunan devleti ve kapitalist Avrupa Birliği! Şuralara ve toplumun silahlanmasına dayalı işçi ve çiftçi hükûmeti! Sosyalist Avrupa Birleşik Devletleri!!

14 temmuz 2015
Enternasyonalist Marksist Grup [Sürekli devrim kolektifinin Fransız bölümü]